PÜF DİYE

Bir bakalım; belki şöyle de söylenebilir: Bir bakış [-amaçsızca ama amaca uygun bir biçimde- denk gelinen bir bakış], neredeyse hiç fark etmediğimiz bir sıyrık gibi arkasında ince ince izler bırakabilir. Rastgele olduğu düşünülen bu kaygısız bakışlar kısa bir zaman içerisinde, bir sanatçının çabukça şekil verdiği incecik kumlar gibi, zihinde bir yerlerde, özgür bir oyunda, akla... Continue Reading →

YAŞANTI

"İnsan birbirine benzeyen bütün yaşantılarını kesintisiz sürdürmeli albayım; çok uzun bir gün boyunca hayatının bütün içkilerini içmeli mesela." Oğuz Atay, Tehlikeli Oyunlar[1]. Altını çizmişim. O sıralarda Jung'un "eşzamanlılık teorisi" hakkında bir şeyler okuyordum. Bu teori, psişik olayların sadece bireysel bilinçaltı ile sınırlı olmadığını, aynı zamanda kolektif bilinçaltı ve dış dünyadaki olaylarla da ilişkili olduğunu öne... Continue Reading →

GÜZELLİK

Güzellik, önce algımızın bize açtığı pencerenin olanaklarına denk getirmelidir kendini, boyutlarda başlar. Güzelliği taşıyan nesnenin bütünlüğünü ve birliğini anladıktan sonra düzen ve çizgilerin uyumuyla devam ederiz. Uyum iyidir de ne zaman ki zıt olanlar uzlaşmaya başlar ya da daha doğru bir deyişle sanatçı zıt olanları uzlaştırmaya cüret eder işte o zaman -güzellikte- evrensel olana geçeriz.... Continue Reading →

UYKU

Uykusuz bir geceden şikâyetçi miyim, emin değilim. Uyku, sonrasında biricik sevgili hayatımıza geri döneceğimize emin olduğumuz küçük ve güvenli bir intihardır. Orada dertlerimizi, tasalarımızı geçici olarak askıya alırız ve bu dünyayı bir süreliğine unuturuz. Küçük bir ölüm gibidir ve bazen korkutur da. Bilindik kültürlerde geceye ve uykuya dair bir kutlama yoktur. Varsa da mutlaka öte... Continue Reading →

ANITA ANOMALİLERİ

Bilim insanları bir süredir, evreni anlamamızda kilit önem taşıdıklarını düşündükleri nötrino parçacıklarının gizemini çözmek için Antarktika'da gözlemler ve deneyler yapıyorlar. Evrenin çok uzak yerlerinden yola çıkıp bize de uğrayan bu nötrinolar çevresindekilerle çok az etkileşime girdikleri için onca yolu bozulmadan gelebiliyorlar. Bu da bize onların kökenleri ve yola çıkış sebepleri hakkında saf bilgilere ulaşma şansı... Continue Reading →

ÜÇ SÖZCÜK

"Dünya, olduğu gibi olan herşeydir." Wittgenstein'in Tractatus'u, Oruç Aruoba'nın çevirisi ile böyle başlıyor. Ama aslen, kitabın başında bir de epigraf var: "M o t t o : ... ve kişinin bütün bildiği, gürültü-patırtı içinde kulağına çalınanlar değil, üç sözcükle söylenebilir." KÜRNBERGER Tümcenin tamamı şöyledir: "Böylece, kocaman tasarım dünyaları, kişi onlara egemense, bir ceviz kabuğuna sığar... Continue Reading →

KÜRK YAKALI KAFTANLA OTOPORTRE

Nuremberg şehrinin yetkilileri 1799 yılında, ressam Albrecht Dürer'in "Kürk Yakalı Kaftanla Otoportre" isimli tablosunu, kopyalaması için Abraham Küffner'e emanet ediyor. Aslen sanat simsarı olan ve iyi de bir ressam olduğu anlaşılan Küffner, aldığı özel izinle bu eseri birebir kopyalıyor. Yetkililer geri dönecek eserin taklit değil de orijinal olduğunu anlamak için, Küffner'e teslim etmeden önce eserin... Continue Reading →

1964 CHEVROLET IMPALA

2017 Mart ayında İletişim Yayınları'ndan çıkan ikinci romanım Duman Otel'deki ana karakter Emin'in, babasından yadigar (babasına da Emin'in dedesinden geçmiş, aile yadigarı yani) 1964 model Chevrolet İmpala marka bir arabası var. İmpala modeli, Chevrolet markasının 1958'den 2000'li yıllara dek uzanan ve çeşitli değişikliklerden geçmiş klasik bir tasarımı. Bu değişikliklerin kimisi yıldan yıla farklılık gösteren büyük... Continue Reading →

“Modern Bir Faust Romanı”

Berkay Üzüm, Cumhuriyet Kitap Eki'nin 6 Ağustos 2015'teki sayısında ilk romanım Simsiyah hakkında bir yazı yazdı: Bülent Çallı'nın ilk romanı "Simsiyah", gölgelerde gizlenen ürpertici bir hikaye anlatıyor. İstanbul'un kültürel dokusunun sıkça göz önüne serildiği kitap, sadece yeni bir yazarı değil, bir anti-kahramanı da okurlarla buluşturuyor. Aynı zamanda müzisyen olan Bülent Çallı, kurgusunu bir senfoni gibi... Continue Reading →

“Sizi Öldürmeyen Şey Şakacı Biri Yapar”

"Edebiyat Haber" ile ilk romanım Simsiyah üzerine bir söyleşi yaptık. Bülent Çallı’nın ilk romanı Simsiyah, İletişim Yayınları tarafından basıldı. Çağdaş bir Faust, Mefisto ya da Saint Germain Kontu anlatısı olarak da okunabilecek roman, tüm bunları İstanbul’un yerelliğiyle harmanlayarak ortaya sıkı bir serüven çıkarıyor. İlk kitabını çıkaran yazarla yaratım sürecini ve romanın olası yorumlarını konuştuk. Hikâyede tekrar eden... Continue Reading →

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Yukarı ↑